Endülüs mimarisinin motiflerini ahşap oyma sanatıyla gelecek nesillere aktarıyor
Ahşap oyma ustası Hacı İbrahim Mutlu: "Amacımız, geçmişteki mimarimizi, öz mimarimizi günümüze ve geleceğe taşımak. Bizim sloganımız bu. İkinci sloganımız ise ahşapta hayat var. Biz bu iki düstur üzerinde çalışıyoruz" "Çalıştıracağımız insanların zanaatkar zekasının iyi olması lazım. Sokakta bulduğumuz her ustaya 'şu işi yap' diyemiyoruz"
İspanya, Fas ve Tunus'a yaptığı seyahatlerde Endülüs mimarisinden çok etkilenen Mutlu, burada gördüğü model ve motifleri Türkiye'de uygulama kararı aldı.
İlk başlarda çok zorlanan Mutlu, daha sonra Endülüs ile Anadolu mimarisini harmanlayarak, kendine özgü bir tarz oluşturdu.
Ahşap oyma sanatıyla yaklaşık 14 yıldır cami, ev ve ofisleri süsleyen Mutlu, Endülüs İslam mimarisini gelecek nesillere taşımak istiyor.
Ahşap ustası Mutlu, AA muhabirine, yurt dışına her gittiğinde oradaki ahşap yapıları, sarayları incelediğini anlattı.
İspanya'daki Elhamra Sarayı'nın ahşap oymalarından çok etkilendiğini belirten Mutlu, "Daha sonra araştırdım, bunların esinlendiği yer neresi, diye. Fas ve Tunus'a gitmemi söylediler. Fas'a gittim, eski yapıları inceledim. Orada el yapımı ahşap oymacılığının zirvesinin Tanzanya'nın Zanzibar bölgesi olduğunu söylediler. Sonra geldim, burada bunu uygulamaya başladım." dedi.
Hem modern hem de geleneksel mimari kullanarak ahşap göbek, ahşap tavan ve şark köşeleri gibi imalatları yaptıklarını ifade eden Mutlu, "Amacımız, geçmişteki mimarimizi, öz mimarimizi günümüze ve geleceğe taşımak. Bizim sloganımız bu. İkinci sloganımız ise ahşapta hayat var. Biz, bu iki düstur üzerinde çalışıyoruz. Oymalarımızda lale ve gülü çok kullanıyoruz. Tasavvufta lale, Allah'ı, gül ise peygamberi simgeler. Renklerde ise bizim öz mimarimize has olan turkuaz rengini kullanmaya başladık." ifadelerini kullandı.
Ahşap oymada kerestenin çok önemli olduğunu dile getiren Mutlu, "Ağaç, hem kurumuş olacak hem de el işlemesine çok elverişli olacak. ABD, Afrika, Ukrayna'dan ağaçlar getirtiyoruz. Bizim için ağaç çok önemli." bilgisini verdi.
Yurt dışından getirdikleri modelleri önce tasarladıklarını aktaran Mutlu, "Sonra oymacı ustasıyla çalışıyoruz. En son karar kıldığımız modelleri seçiyoruz. Marangozumuz ana şeklini verdikten sonra ressamımızla birkaç demo yapıyoruz ve boyuyoruz. Şu an boyadığımız renk parlak ya da başka şekil olabilir ancak iki sene sonra asıl rengini görüyoruz." diye konuştu.
Çalışacak usta bulmakta sıkıntı yaşadıklarını söyleyen Mutlu, "Çalıştıracağımız insanların zanaatkar zekasının iyi olması lazım. Sokakta bulduğumuz her ustaya 'şu işi yap' diyemiyoruz. Mesela mutfak dolabı yaptırdığınızda şuradan çıkıp 500 yerden fiyat alabilirsiniz ama bu işi herkes yapamadığı için sıradan birini çalıştıramazsınız. Bizim geleneksel mimarideki ana kural, yapılan herhangi bir işte el hatasının görülmesi gerekir." açıklamasında bulundu.