Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kriter Dergisine mülakat verdi: (3)
"(Paris İklim Anlaşması) Glasgow'da yapılacak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'ndan önce, 'karbon nötr' hedefli anlaşmanın onay aşamasını tamamlamayı planlıyoruz. Yatırım, üretim, istihdam politikalarımızda köklü değişikliğe yol açacak bu süreci, 2053 vizyonumuzun ana unsurlarından biri olarak kabul ediyoruz" "İklim değişikliği konusunda küresel yönetişim mekanizmalarının etkin çalışmasını sağlamalıyız. Bu konuda da sadece kendimizi düşünen değil bütün insanlığı düşünen bir yaklaşıma sahip olmalıyız. Bu nedenle, her fırsatta dile getirdiğimiz 'Dünya Beşten Büyüktür' tespitini, iklim değişikliği konusunda da tekrar ediyoruz" "Bu noktada da adil olmak zorundayız. Tabiata, havamıza, suyumuza, toprağımıza, yeryüzüne kim daha çok zararı verdiyse, kim doğal kaynakları vahşice sömürdüyse, iklim değişikliği ile mücadeleye en büyük katkıyı onlar yapmalıdır. Kimsenin 'ben güçlüyüm, bunun faturasını ödemem' deme lüksü yoktur" "Uluslararası toplum bir 10 yıl daha Suriye krizinin devam etmesine izin veremez. Soruna, Suriye halkının beklentilerini karşılayacak şekilde, BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı temelinde siyasi bir çözüm bulunması için daha güçlü bir irade ortaya koyulması gerekiyor" "Suriye'de bir diğer önceliğimiz elbette terörle mücadele ve bölgenin terör örgütlerinden tamamen temizlenmesidir. Ancak görüyoruz ki biz terörle mücadele ederken, birileri terör örgütleri arasında ayrım yapıyor. Bu durum kabul edilemez"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kriter Dergisine, "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" kitabı, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'yle ilgili eleştiri ve çözüm önerileri ile Paris İklim Anlaşması ve Suriye konusunda gelinen son duruma ilişkin mülakat verdi.
76. BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada reform konusunu gündeme alarak yeniden bir çağrı yaptığı, birçok sorunun çözümünde sessiz kalındığını yeniden gözler önüne serdiği belirtilerek, "Bu anlamda Suriye konusuna da temas ettiniz. Suriye konusunda uluslararası toplum neler yapmalı?" sorusu üzerine Erdoğan, Genel Kurul konuşmalarının tarihi konuşmalar olduğunu vurguladı.
BM kürsüsünün de bir dünya kürsüsü olduğunu ve bütün liderlerin kendi perspektiflerini, günün meselelerine dair kendi yaklaşımlarını sunduklarını ve çözüm önerileri ortaya koyduklarını anlatan Erdoğan, "Biz de katıldığımız bütün toplantılarda ortak bir mesaj vermeye çalışıyoruz. O günün temel meselelerine ışık tutmaya çalışıyoruz. Ama en önemlisi de hep adaletten, barıştan ve istikrardan bahsediyoruz. Dünya ikiyüzlü davranışlardan, adaletsizliklerden, modası geçmiş klişelerden artık çok sıkıldı. Bütün bunlardan uzak, gerçekçi çözüm çağrıları yapıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Bu yılki Genel Kurul'da da verdikleri mesajın çok açık olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Karşı karşıya olduğumuz meydan okumaları çözmek için önce adaleti arayan, küresel kamu vicdanını rahatlatan bir yaklaşım sergilememiz gerektiğini vurguladık. Tabii, sadece bunlar da yeterli değil. Sorunları çözmek için rasyonel adımlar atmak zorundayız. Bu noktada Suriye bütün açıklığıyla karşımızda duruyor. Suriye'de tüm dünyanın gözlerinin önünde yüz binlerce kişinin ölümüne, milyonlarca kişinin yerlerinden edilmesine neden olan insani dram, 10'uncu yılını geride bıraktı. Ülkemiz, bir yandan 4 milyona yakın Suriyeliye kucak açarken, bölgeyi kana ve gözyaşına boğan terör örgütlerine karşı da sahada mücadele ediyor ve büyük bir çaba harcıyor. DEAŞ terör örgütüyle sahada etkin bir şekilde mücadele ederek bu terör örgütünü sınırımızın hemen ötesinden temizleyerek yenilgiye uğratan tek NATO üyesiyiz. Yine sahadaki varlığımızla, PKK terör örgütünün Suriye'deki uzantılarının işlediği katliam ve etnik temizlik faaliyetlerinin önüne geçtik ve bu bölgeleri özgürleştirdik. Şehitler verme pahasına yürüttüğümüz çabalar sonucunda güvenli hale getirdiğimiz bölgelere, şu ana kadar 462 bin Suriyelinin gönüllü olarak geri dönüşünü sağladık."
- "Terör, tüm insanlığın ortak düşmanıdır"
Türkiye'nin aynı şekilde İdlib'de de büyük bir çaba gösterdiğinin altını çizen Erdoğan, "Oradaki varlığımız sayesinde, milyonlarca insanın hem canını kurtardık hem yerinden edilmesini önledik. Uluslararası toplum bir 10 yıl daha Suriye krizinin devam etmesine izin veremez. Soruna, Suriye halkının beklentilerini karşılayacak şekilde, BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı temelinde siyasi bir çözüm bulunması için daha güçlü bir irade ortaya koyulması gerekiyor." dedi.
Suriye'de insani yardım süreçlerinin aksamaması için ellerinden geleni yaptıklarını vurgulayan Erdoğan, bu noktada BM insani yardım mekanizmasının 12 ay süreyle uzatılmış olmasını memnuniyetle karşıladıklarını anımsattı. Erdoğan, bu olumlu yaklaşımın, siyasi sürecin ilerletilmesi ve sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu şekilde geri dönüşlerinin sağlanması için de ortaya konulmasını beklediklerini dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, verdiği mülakatta şu görüşleri paylaştı:
"Suriye'de bir diğer önceliğimiz elbette terörle mücadele ve bölgenin terör örgütlerinden tamamen temizlenmesidir. Ancak görüyoruz ki biz terörle mücadele ederken, birileri terör örgütleri arasında ayrım yapıyor. Bu durum kabul edilemez. Terör, insanlığın ortak sorunudur. Bugün Suriye'de destekledikleri terör örgütü PKK-YPG'nin kontrol ettikleri bölgelerde en ağır insan hakları suçları işleniyor, sivil insanlar sırf kendilerine muhalif diye infaz ediliyor ya da işkenceye maruz bırakılıyorlar. Söz konusu suçlar ve ağır ihlaller, müttefiklerimizin gözleri önünde gerçekleşiyor. Göz göre göre terör örgütü YPG'nin propagandasını yapıyorlar. Bu, ne rasyonel ne de ahlakidir. Hep şunu söyledik, terör tüm insanlığın ortak düşmanıdır. Suriye'nin toprak bütünlüğünü bozmaya çalışan her türlü girişime karşı ve terörü sonlandırmaya yönelik mücadelemiz kararlılıkla sürecektir."
- "İklim anlaşması, 2053 vizyonumuzun ana unsurlarındandır"
"BM konuşmanızda iklim değişikliği ile ilgili konulara da ağırlıklı olarak değindiniz ve Türkiye'nin imzacısı olduğu Paris İklim Anlaşması'na dair onay sürecini başlatacağınızı duyurdunuz. İklim değişimi konusunda Türkiye'nin öncelikleri nelerdir?" sorusuna karşılık da Erdoğan, iklim değişikliğinin insanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük meydan okumalardan biri olduğuna işaret etti.
Bugüne kadar uygulanan yanlış politikaların, sürekli büyüme ve genişleme mantığı üzerine inşa edilen kalkınma politikalarının maalesef dünyanın sunduğu kaynakların hoyratça kullanılmasına neden olduğunu vurgulayan Erdoğan, tabiat, üzerinde yaşayan milyonlarca canlı türüne kucak açarken, bunun karşısında insanlığın kaynaklar sınırsızmışçasına davrandığını, sonunda büyük bir tehditle karşı karşıya kalındığını hatırlattı.
Bütün dünyanın hava kirliliği, su ve gıda güvenliği, biyoçeşitliliğinin kaybı, büyük çevre felaketleri ve daha birçok risk ve tehditlerle karşı karşıya kaldığını, şimdi ise bu risk ve tehditlerin nasıl minimize edilebileceği üzerine düşünüldüğünü ve çözüm üretildiğini ifade eden Erdoğan, uluslararası toplumun bu meseleyi gecikmeden çok daha ciddi bir şekilde ele alması gerektiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu düşünceleri aktardı:
"Mücadelenin ancak ortak çalışmakla mümkün olacağını anlamak durumundayız. Bu nedenle önce iklim değişikliği konusunda küresel yönetişim mekanizmalarının etkin çalışmasını sağlamalıyız. Bu konuda da sadece kendimizi düşünen değil bütün insanlığı düşünen bir yaklaşıma sahip olmalıyız. Bu nedenle, her fırsatta dile getirdiğimiz 'Dünya Beşten Büyüktür' tespitini, iklim değişikliği konusunda da tekrar ediyoruz. Bu noktada da adil olmak zorundayız. Tabiata, havamıza, suyumuza, toprağımıza, yeryüzüne kim daha çok zararı verdiyse, kim doğal kaynakları vahşice sömürdüyse, iklim değişikliği ile mücadeleye en büyük katkıyı onlar yapmalıdır. Kimsenin 'ben güçlüyüm, bunun faturasını ödemem' deme lüksü yoktur."
BM Kürsüsünde Paris İklim Anlaşması'na ilişkin onay sürecinin başlatılacağını duyurduğunu anımsatan ve bu konuda kararlı olduklarını bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Glasgow'da yapılacak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'ndan önce, 'karbon nötr' hedefli anlaşmanın onay aşamasını tamamlamayı planlıyoruz. Yatırım, üretim, istihdam politikalarımızda köklü değişikliğe yol açacak bu süreci, 2053 vizyonumuzun ana unsurlarından biri olarak kabul ediyoruz. Böylece Türkiye olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmiş olacağız ve iklim değişikliği ile mücadele konusunu politika önceliklerimizden biri haline getireceğiz. Sadece küresel mücadele odaklı değil, vatanımızı, ülkemizi iklim değişikliği bağlamında ortaya çıkabilecek risk ve tehditlerden korumak için hazırladığımız yol haritasını adım adım uygulayacağız. Geleceğimiz, güvenliğimiz ve gelecek nesillerimiz için bunu yapmak zorundayız. Hedefimiz, iklim değişikliği konusunda farkındalığı yüksek, sorumluluk sahibi bir milli bilinç oluşturmak ve bütün kurumlarıyla buna ayak uyduracak stratejik bir yapılanmaya devletimizi kavuşturmak. Bu eko-sistemi kurduğumuz zaman çok daha etkin bir mücadele ederek bu konudaki küresel mücadeleye daha iyi bir katkı sunabiliriz."
(Bitti)